Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz , Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!

   
  DIYAS
  Yağlar
 


Yağlama Yağlarının Görevleri:

 

1. Güvenli-Kolay Başlangıca izin verme:

 

Makinenin ilk çalışmasında yeterli krank hızına uyum sağlayabilecek kadar

ince bir makine yağı kullanılır. Yağ, makinenin hayati parçalarına anında ulaşabilecek

bir akış yeteneğine sahip olmalıdır. Çünkü aşınmaların büyük bir kısmı makinenin ilk

çalışma anında yağın tüm makine parçalarına ulaşmasından önce gerçekleşir.

Yağın viskozitesi akışa karşı göstermiş olduğu direncin ölçüsüdür. Sıcaklık

artışıyla ters orantılı bir gelişme gösterir. Bu durumda yağın akışkanlığını sıcaklığını

yükselterek sağlamak mümkündür. Fakat makinenin ısıtılmasıyla yağ çok ince hale

gelmemeli ve yeterli yağlamayı yapabilmelidir.

Sıcaklığın viskozite üzerindeki etkileri farklı yağ çeşitlerine göre değişiklik arz

etmektedir. Sıcaklığın etkisiyle gerçekleşen bu değişimler “Viscosity Index” (VI) adı

verilen standartla belirlenmektedir.

 

2. Yağlama ve Aşınmayı Önleme:

 

Makine çalıştırıldıktan sonra bir yağ pompası aracılığıyla yağın makine

parçalarında dolaşmasıyla yağlama ve aşınma önlemleri söz konusu olur. Bu durumda

yağ, hareketli parçalar arasında metal-metal teması sonucu ortaya çıkan aşınmaları

engellemelidir.

Full-film yağlaması hareketli parçaların tamamen bir yağ filmi tabakasıyla

ayrıldığı durumlarda söz konusudur. Bu durumlarda kullanılan yağın viskozitesi metalmetal

temasını engelleyebilecek değerlere sahip olmalıdır.

Sürtünme, ancak yüzeyin ve aynı zamanda yağ tabakasının sıkı partiküller

tarafından çizilmesi, sıyrılması sonucu oluşur. Oluşturulan yağ filminin viskozitesi bu

partiküller tarafında yırtılmayacak bir değere sahip olmalıdır.

Krank şaft yatakları, konektin rodlar, kem şaft ve piston pinleri full-film

yağlamasıyla çalışmaktadır.

Bazı durumlarda hareketli parçalar arasında sürekli bir film tabakası sağlamak

imkânsızdır. Özellikle yeni üretilmiş veya bakım tutumdan geçmiş makinelerde kayan

yüzeylerdeki yüksek noktalar süreksiz, aralıklı metal-metal temaslara neden olur. İşte

böyle hallerde sınır yağlaması söz konusudur. Bu durumda sürtünme tüm yüzeyde

değil pürüz noktalarında gerçekleşir. Sürtünmenin büyüklüğünü, yağlayıcı kadar yüzey

pürüzlülüğü de belirler. Bu, yağlama yağa katılan ek maddelerle başarılır.

 

3. Sürtünmeyi Düşürme:

 

Full-film yağlama durumunda yağ filmi metal-metal temasını engeller. Bunu

yapabilmesi için de yağın viskozitesini yeterli değerlere yükseltmek gereklidir. Ancak

burada da önemli olan dengeyi yakalamaktır. Çünkü viskozite değerlerinin gereğinden

fazla yükseltilmesi de sıvı içinde bulunan katmanlar arasındaki sürtünme kayıplarının

artmasına neden olacaktır. Dolaysıyla yağın viskozitesinin çok fazla artması

engellenmelidir.

Viskozitenin artmasını engellemek için yağın, manuellerdeki çizelgelere göre

belirli aralıklarla değiştirilmesi gerekmektedir. Çünkü viskozitenin artmasında yağın

özelliklerinin değişmesi; yağın kirlenmesi önemli bir etkiye sahiptir. Kirlilik,

oksidasyon ve sludge yağın viskozitesini önemli ölçüde arttırır. Buna karşılık yağın

sulanması ise viskoziteyi düşürür.

 

4. Pas ve Korozyona Karşı Koruma:

 

Mükemmel şartlarda yakıt, yanma sonucu karbondioksit ve suya dönüşür. Her

yanan galon yakıt için bir veya daha fazla galon su ortaya çıkar. Suyun büyük

çoğunluğu buhar şeklinde egzoz olarak dışarı atılır. Ancak bir kısmı silindir duvarları

üzerinde yoğuşur. Yoğuşan suyun bir kısmı da piston ringlerden geçerek krank keyste

kalır. Bu, özellikle soğuk havalarda makinenin ısınmasından önce sıkça karşılaşılan bir

problemdir.

Suya ek olarak korozif özelliğe sahip birçok yanma gazları segmanlardan

geçerek krank keys yağında çözünebilir. Ayrıca yağın normal oksidasyonu sonucu

ortaya çıkan asitler, paslanma potansiyeli ve korozif makine depozitleri de makine için

büyük tehdit oluşturur.

Korozyon inhibitörleri “non-ferrous” metalleri, yüzeylerini kaplayarak ve

parçalarla asitler arasında bariyer oluşturarak koruyan katkı maddeleridir. Pas

inhibitörleri ise yağlara katılarak demir-çelik yüzeylerine etkiyen oksijen saldırısına

karşı koruyucu bir perde oluştururlar.

 

5. Makine Parçalarının Temiz Tutulması:

 

Birçok nedenden ötürü benzinli veya dizel makineler yakıtın tamamını

yakamazlar. Kısmen yanmış yakıtların bir kısmı yanma esnasında birtakım kimyasal

değişimlere uğrayabilir ve bazı hallerde kurum veya karbon oluşturur. Kısmen yanmış

partiküllerin çoğu kurum formunda egzoz yoluyla dışarı kaçarlar. Ancak bir kısmı

segmanlarda birikirler veya segmanlardan kaçarak krank keyse girerler. Bunlar, suyla

birleşerek makine parçaları üzerinde sludge ve varnish depozit oluştururlar.

Sludge oluşumu devrelerde yağ akışını yavaşlatan tıkanmalara yol açabilir.

Varnish oluşumu uygun klerens ayarlarının korunmasına engel olur, yağ

sirkülasyonunu azaltır ve makinenin hayati parçalarını üzerine yapışarak görevlerini

yerine getirmesini engeller.

Saf mineral yağlar sludge oluşturan bu kirleticileri makine parçalarından uzak

tutmak için çok sınırlı yeteneğe sahiptirler. İşte bu yüzden yağlara deterjan ve

dispersan katkıları yapılmaktadır.

Deterjanlar makine içindeki depozitleri temizlemek için yağlara eklenen katkı

maddelerinden biridir. Dispersanlar (dağıtıcılar) da temizlik için gerekli bir diğer katkı

maddesidir. Hem deterjanlar hem dispersanlar kirletici partiküllere yönelerek onları

çözer ve askıda bırakırlar. Çözülen ve askıda kalan partiküller çok ince parçalar

halinde bölünerek karşılıklı yüzeyler arasından ve yağ filtrelerinden zararsız bir

şekilde geçebilir. Bu kirlilik yağın değiştirilmesi sonucu dışarı atılmış olur. Yağların

belirli aralıklarla değiştirilmesinin nedenlerinden biri de budur.

 

6. Yanma Odasındaki Depozitlerin Minimize Edilmesi:

 

Yağlama yağının bir kısmı segmanları ve silindir duvarlarını tamamen

yağlamak için piston ringlerin en üst bölgesine kadar ulaşır. Silindirin üst bölgesinde,

özellikle yanma odasında oluşan depozitleri de bu sayede temizlemiş olur. Aksi

takdirde yanma depozitleri bir ısı bariyeri gibi görev yapar ve bunun sonucunda

pistonlar, segmanlar, spark pluglar ve valfler yeterince soğutulamaz.

Motor yağının fazla yanma depozitlerini engellerken yerine getirmesi gereken

iki temel görevi vardır. Bunlardan biri: yanma odasına ulaşan yağ miktarını düşürmek

için yağın segmanları “free” tutmasıdır. Diğeri ise yanma odasına ulaşan yağın

olabildiğince temiz bir şekilde yanmasıdır.

 

7. Makine Elemanlarının Soğutulması:

 

Soğutma sistemi makinenin soğutma işinin % 60’ ını gerçekleştirir. Makinenin

özellikle üst bölgelerini ki bunlar daha çok silindir başları, silindir duvarları ve

valflerdir, soğutmak soğutma sisteminin görevidir. Krank şaft, ana yataklar, konektin

rod yatakları, timing dişlileri gibi makinenin alt bölgelerinin ve parçalarının

soğutulması yağ akışıyla sağlanır.

Yağın soğutucu görevini yerine getirebilmesi uygun akış düzeninin

korunmasıyla mümkündür. Eğer yağ akışlarında herhangi bir tıkanma görülürse akış

düzeni bozulur, yavaşlar ve dolayısıyla parçalar yeterince soğutulamaz. İşte bu yüzden

yağ seviyesi ve akışı sürekli kontrol edilmelidir.

 

8. Yanma-Sıkıştırma Basınçlarında Sızdırmazlık:

 

Segmanların “ring grovesları”, silindir duvarları tamamen pürüssüz değildir.

Yüzey üzerinde mikroskobik boyutlarda çukurlar ve tümsekler vardır. Bu yüzden

yanma ve sıkıştırma basınçlarında segmanlar yüksek basınçtaki gazların alçak

basınçtaki krank keyse kaçmasına engel olamaz. Bu da makinenin güç ve veriminin

düşmesine neden olur.

Motor yağları bu tümsek ve çukurlar arasındaki boşluklara girerek buraları

doldurur ve sızdırmazlığı sağlar. (Bu nedenle yeni yapılmış veya tamirden çıkmış

makinelerde yüzeyler pürüssüzleşinceye kadar yağ tüketimi normalden daha fazladır

Ancak yağ film tabakasının kalınlığının ancak 0.025 mm kadar olduğu düşünülürse

fazla aşınmaları ve oluşan büyük boşlukları yağ filmi karşılayamaz.

 

9. Makine Yağının Köpürmemesi:

 

Makine parçalarının hızlı hareketleri sonucu yağ sürekli havayla karışır. Bu da

köpük ve birçok hava kabarcığının oluşmasına neden olur. Bu hava kabarcıkları

normal olarak yüzeye yükselir ve kırılır ama su ve diğer kirleticiler bu süreci

yavaşlatır.

Köpük iyi bir ısı ileticisi değildir ve makine parçalarının soğutulmasını

engeller. Ayrıca köpüğün yüksek yükleri taşıyabilme yeteneği yoktur ve dolayısıyla

yüksek yüklerde köpük oluşumu nedeniyle makine üzerinde aşınmalar görülür. Tüm

bu özelliklerinden dolayı makine yağında köpük oluşumu engellenmeye

çalışılmaktadır. Bunu da köpük düşürücü katkılarıyla sağlamak mümkündür.

 
 
  Bugün 10 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!  
 

FREE service provided by MusicWebTown.com
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol